
pankreas cerrahisi
Pankreasın anatomik yapısı nedeniyle çok farklı organlarla komÅŸuluk göstermesi, çok önemli damarsal yapılarla yakın iliÅŸkisi, pankreas cerrahisi sırasında bu damarlarla ilgili giriÅŸimlerin gerekliliÄŸi, cerrahi sonrası bazı pankreas ameliyatlarıyla ilgili problemlerin fazla görülmesi, az sıklıkta yapılması nedeniyle standart genel cerrahi uzmanlık eÄŸitimi sırasında yeterli deneyimin kazanılamaması pankreas ameliyatlarını farklı konumlandırmıştır. Pankreas cerrahisi genel cerrahinin ilgi alanlarından birisidir.
Genel cerrahinin çok geniÅŸ bir uÄŸraşı alanı olması nedeniyle genel cerrahinin üst uzmanlık alanları oluÅŸmuÅŸtur. KaraciÄŸer, safrayolları, pankreas cerrahisi de bu alanlardan bir tanesidir. Bu alanda yurtiçinde veya yurtdışında eÄŸitim alan cerrahlar uÄŸraşı alanlarını daraltarak bu konudaki deneyimlerini bir konuya yoÄŸunlaÅŸtırmayı tercih etmiÅŸlerdir.
Sadece bu alanda çalışmayı tercih eden cerrahlar dünyanın birçok ülkesinde olduÄŸu gibi ülkemizde de pankreas cerrahisinin düÅŸük risklerle yapılmasını saÄŸlamaktadırlar. Bu konuda yapılan çok sayıda çalışmada pankreas cerrahisinde deneyimli cerrahi merkezlerin elde ettiÄŸi sonuçlar ile deneyimsiz merkezler arasında önemli farklar vardır.
Pankreas ameliyatları çok çeÅŸitlilik göstermektedir. Tüm cerrahi giriÅŸimler aynı zorluk derecesinde deÄŸildir ancak genel cerrahinin en karmaşık ve zorlu cerrahi giriÅŸimide pankreasla ilgilidir.
Pankreatikoduodenektomi
Whipple ameliyatı olarak da adlandırılan bu iÅŸlem geçmiÅŸteki kötü ününü günümüzde deneyimli merkezlerin elde ettiÄŸi sonuçlarla silmiÅŸtir. 1930’lu yıllarda Amerikalı cerrah Allen Whipple tarafından klinik kullanıma sokulan bu giriÅŸim günümüzde pankreas kanserlerinin cerrahi tedavisinde yoÄŸun bir ÅŸekilde kullanılmaya devam etmektedir. O yıllarda %30 düzeyinde olan ameliyat sonrası yaÅŸamı kaybetme oranı günümüzde deneyimli merkezlerde %2’ler düzeyine inmiÅŸtir. Ancak hala bu konuyla özel olarak uÄŸraÅŸmayan merkezlerde bu oran %15’ler düzeyindedir. Safrakesesi, fıtık ameliyatı sonrası bu oran %0, 01 düzeyindedir.
Whipple ameliyatı çoÄŸu kez pankreas kanseri için gerçekleÅŸtirilir. Ancak birçok iyi huylu hastalıkta da kullanılmaktadır. Kronikpankreatit, pankreas kistleri özellikle de İPMN bu ameliyatın sıklıkla uygulandığı durumlardır. Klasik Whipple’da midenin bir kısmı, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağın bir kısmı, pankreasın başı, safra yolunun bir kısmı ve safra kesesi çıkartılır. Mide, pankreas ve safra yolu ince bağırsakla ağızlaÅŸtırılır. Pilor koruyucu Whipple’da ise mide çıkartılmaz, oniki parmak bağırsağının bir kısmı korunarak ameliyat gerçekleÅŸtirilir. Her iki ameliyatın uzun dönem sonuçları arasında bir fark yoktur.
​
Whipple ameliyatı pankreas kanseri için gerçekleÅŸtiriliyorsa bazen tümörün yeri ve uzanımı nedeniyle bazı damarlarla (süperior mesenterik, portal ven) ilgili giriÅŸim de gerekebilir. Tümörün bu damarlarla iliÅŸkili olması ameliyata engel deÄŸildir ancak bu durum ameliyatın zorluÄŸunu arttıran bir faktör olduÄŸundan bu konuda deneyimli cerrahların varlığını gerektirir.
Ortalama hastanede kalış süresi 7-10 gündür. Merkezlerin uygulamalarına ve ameliyat sonrası yaÅŸanan problemlere göre deÄŸiÅŸen bir yoÄŸun bakım süresi vardır. Her cerrahi giriÅŸimden sonra görülebilen yara iltihabı, akciÄŸerle ilgili problemler gibi sorunlar bu ameliyat sonrası da görülebilir. Whipple ameliyatına özel sorunlar denildiÄŸinde iki ana problem vardır: mide boÅŸalmasında gecikme ve pankreas anastomoz kaçağı.
Mide boÅŸalmasında gecikme kendisini kusma veya nazogastrik denilen burundan sokulan ve ucu midede sonlanan bir sondanın çekilememesi olarak gösterir. Midenin içindeki sıvıları çeÅŸitli nedenlerle boÅŸaltamaması olarak nitelendirilebilecek olan durum hastanın yaÅŸamını tehdit etmekten çok hastane yatış sürecini uzatır. Genel olarak tedavi nazogastrik sondanın bir süre daha tutulmasını gerektirir.
​
Pankreas anastomoz kaçağı pankreasla ince bağırsak arasında oluÅŸturulan yeni yoldan pankreas sıvılarının karın içine sızmasıdır. Whipple sonrası %15-20 oranında görülür. ÇoÄŸunluÄŸu ameliyat sırasında konulan drenin uzun süreli kalmasıyla tedavi edilir. Ancak bir kısmı hastanın yaÅŸamını tehdit edici problemlere neden olabilir.


Distal Pankreatektomi
Distal pankreatektomi pankreasın gövde ve kuyruk kısmının çıkartılmasıdır. Pratikte pankreas baÅŸ kısmının solunda kalan pankreas dokusunun boyutuna bakmaksızın çıkartıldığı her cerrahi giriÅŸime bu ad verilir. Hem kanser cerrahisinde hem iyi huylu tümörlerde kullanılır. EÄŸer pankreas kanseri (adeno ca) için yapılacaksa dalak da pankreasla birlikte çıkartılır. Bunun nedeni pankreas gövde ve kuyruk bölümünün lenf drenajı pankreas kuyruÄŸu ile dalak arasındaki alandadır. Kanser cerrahisinin temel prensiplerinden olan tümörün drene olduÄŸu lenf bezlerinin çıkartılması gerekliliÄŸi nedeniyle dalak da pankreasla birlikte çıkartılır.
BaÅŸka nedenlerle yapılan distal pankreatektomilerde dalak korunmaya çalışılır. Ancak dalağın atar ve toplar damarı pankreasla yakın komÅŸuluk gösterdiÄŸi için dalağı korumak herzaman mümkün olmayabilir.
Distal pankreatektominin komplikasyonları arasında en sık ve bu ameliyata özgü olanı pankreas fistülüdür. Pankreasın bir kısmı çıkartıldığında pankreasın bağırsaÄŸa salgıladığı sıvının geçtiÄŸi kanalları da kesmek gerekir. Kalan pankreasın uç kısmı ya dikiÅŸle yada stapler denilen otomatik dikiÅŸ atma aletleriyle kapatılır. Ancak sindirim enzimleri içeren pankreas sıvısı dikiÅŸlerin arasından sızarak ameliyatta konulan drenle dışarı gelir. Bu sızıntı birkaç günle sınırlı olmazsa ve hastanın dreninden gelmeye devam ederse bu durum pankreas fistülü olarak adlandırılır. Drenle kontrollü olarak bu sıvı dışarı alınırsa hastaya bir problem yaratmaz. Ancak drenin uzun süreli kalması gerekebilir.
Distal pankreatektomi sonrası ölüm oranı çok düÅŸüktür. Son yıllarda bu ameliyat daha fazla sayıda laparoskopik (kapalı) yapılır hale gelmiÅŸtir.
Kronik Pankreatit Cerrahisi
Kronik pankreatit de cerrahi tedavi gerektiÄŸinde seçenekler birden fazladır. Pankreas başında iltihabi kitle olduÄŸunda, safra yolları ve/veya duodenum tıkanıklığı olduÄŸunda tercih edilen giriÅŸim uzun yıllar Whipple ameliyatı olmuÅŸtur. Halen de Whipple zaman zaman bu amaçla kullanılmaktadır. Ancak Whipple ameliyatının riskleri kronik pankreatit gibi iyi huylu bir hastalıkta bazı hastalar için yüksek olmaktadır. Bu nedenle baÅŸka bazı cerrahi yöntemler önerilmiÅŸtir.
​
Pankreas kanalı kronik pankreatitte hem geliÅŸen iltihabi darlıklar hem de kanal içi taÅŸlar nedeniyle geniÅŸler. Pankreas başında iltihabi kitlesi olmayan ancak geniÅŸlemiÅŸ pankreas kanalı bulunan hastalarda pankreas kanalı ile ince bağırsak arasında yeni bir yol oluÅŸturulur. Bu ameliyat modifiye Puestow olarak adlandırılır. Komplikasyon oranı son derece düÅŸük olan bu giriÅŸimin aÄŸrı ÅŸikayetini geçirme oranı %80’lerdedir.
Pankreas başında iltihabi kitlesi olan hastalarda bir diÄŸer seçenek de pankreas başının kısmen çıkartıldığı, on iki parmak bağırsağının korunduÄŸu Beger, FRY ameliyatlarıdır.


